Bazı anlar vardır; nutku durur insanın, lâl olur adeta...
Bazı anlar vardır ki, 'o an' tarif edilemez...Tek kelime edemez insan; eline aldığın kalem bir şeyler karalamak ister ama yazacak kelime bulamaz...
Hayat o an durur adeta..
Acı haberi duyduğumda bir 'şok' yaşadım...ve zaman makinesi geriye sararak 1968'e götürdü beni...
MHP İlçe Başkanlığı, o zamanlar var olan Çiçek Sineması'nın tam karşısında bulunan 5 katlı binanın 3 ncü katındaki tek dairede faaliyetini sürdürüyordu...
Ve Gençlik kollarında görev yapan bizler bir elin parmakları kadardık desem mübalağa olmaz...
Erdoğan Aslıyüce Gençlik Kolları başkanı ve bendeniz de muhasip olarak görev yaptığımız yıllarda "DUR YOLCU" adlı bir tabloid gazete çıkarırdık.. Gazeteler koltuk altımızda kahve kahve, dükkân dükkân dolaştırır, satmaya çalışırdık...
İşte o günlerde tanımıştım ben Ahmet abiyi, gazete satmak için TÖBDER binasına girdiğimizde; Aslıyüce, ben ve Demirbilek...
'Yiğit lakabıyla' denir ya hani;
Deli Ahmet abimi, Ahmet Demirbilek'i o gün tanımıştım...
Tamı tamına 51 yıl, yarım asır... 51 yıl önce nasılsa bugün de mertliğinden, yiğitliğinden, dürüstlüğünden milim şaşma olmamıştı...
Kırıkkaleli olup, özellikle 60, 70 ve 80'li yıllarda Kırıkkale'nin MHP ve Ülkücü teşkilatlarında yetişip Türkiye'nin dört bir yanında şu an görev yapan her ülkücü üzerinde emeği vardır merhumun..
Bunu hiç kimse inkâr edemez..
70'li yıllarda 'Eğitim Enstitüleri'nin bulunduğu şehirleri Ahmet abimin 'Mavi Kuşu'yla dolaşmamız ve başımızdan geçen olaylar bir kaleme alınsa adeta bir roman olur...
Yaklaşık bir ay önceki telefonda görüşmüştük. 'Helallik' istemişti benden ve "ne demek şimdi bu abi, konuşma öyle..." demem üzerine, "helalleşmek iyidir Bekirim, sen hakkını helal et.." demişti...
Bizler sana hakkımızı gani gani helal ettik can abim...huzur ve ışık içinde uyu... Mekânın cennet, kabrin pürnur, cennete açılan bir bahçe kapısı olsun..
Kırıkkaleli Ülkücüleri seni hiç ama hiç unutmayacak...
Ruhun şad olsun...
"İnna lillahi ve inna ileyhi raciun..."
Bekir Eroğlu
Samsun