ÜLKÜCÜ GENÇLİK
Galip ERDEM
Hizmetinde bulundukları milleti dünya durdukça yaşatmak davasının şuuruna ermiş insanlar tarafından yönetilen her ülkede eğitim siyasetinin baş hedefi, ülkücü bir gençlik yetiştirmektir. Hazırlanacak proğramlar hiç hata yapılmadan yapılsa bile tam bir sonuç alınması ve bütün bir neslin ülkücü olması mümkün değildir. Çünkü , ülkücülük çetin bir yoldur. Yürümek için, bacakların kuvvetinden önce, sevdiğine sonsuz bir inançla bağlanacak zengin ruhlara, çekilen her cefayı sefa gibi karşılayacak yüreklere ihtiyaç vardır. Ancak,önemli olan, Milli Eğitim Bakanlığı ve eğitim vasıtalarına sahip diğer kurumlarda böyle bir hedefe ulaşılmasını kolaylaştıracak bir anlayışın yerleşmesidir.
Açıkca belirtmek zorundayız: Millî Eğitim Bakanlığımızın, Ülkücü Gençlik yetiştirmek gibi bir davası yoktur. İstenen Çalışkan ve Bilgili gençlerdir. Çalışkanlık ve bilgililik hiç şüphesiz gereklidir. Ama asla yeterli değildir. Bilgiyi hayatın her döneminde kazanmak mümkündür. Oysa ülkü,. Yalnız gençlik çağında kazanılan bir hazine, yaşama kavgasının henüz kirletemediği gönüllere akan yüce bir ışıktır. Ülkücü gençlik, milletinin kıyamete kadar varolma iradesini temsil eder. Yükselme umudunun müjdecisi, vatanına yönelecek her çeşit tehlikenin bekçisidir.
Memleketimizde, Milli Eğitim Bakanlığının ilgisizliğine, maddi değerlere şartlanmış zavallıların Enayilik saymasına rağmen, hızla çoğalan ve hızla güçlenen ülkücü bir gençlik zümresi vardır. Nasıl meydana geldikleri sorusunu cevaplandırmak çok uzun sürer. Ancak büyük bir millete mensup bulunmanın verdiği sezgi gücünün dışında , bir kısmı Tanrının rahmetine kavuşmuş ve bir kısmı yaşayan ülkücü Türk Milliyetçilerinin yetişmelerindeki emekleri inkâr edilemez.
Bir ülkeyi yönetenler, ülkücü gençlerin varlığından tedirginlik duyuyorsa, yanılma ihtimâlini hiç hesaba katmadan, iktisadi ve içtimai seviyesini incelemek zahmetine katlanmadan, kesinlikle hüküm verebilirsiniz: O ülke her sahada geri kalmıştır. Yöneticileri değişmedikçe ilerlemesi de imkânsızdır.
İşte Türkiyemiz, ne yazık ki; böyle bir ülkedir. Hükümetin ve Milli Eğitim Bakanlığının sayın yetkilileri Ülkücü gençlik yetiştirmek mecburiyetini yerine getirmeme ayıbının ötesinde, ülkücü gençlerin varlığından rahatsız olmaktadırlar.
Çok söze ne hacet: Ülkücü öğretmenlerin bitmeyen çilesi, yöneticilerimizin tutumundaki yanlışlığı bir kitaplık laftan daha özlü olarak anlatılır. Ülkücülerin suçlandığı bir ülke eğer sömürge değilse, acele akıllanmağa mecburdur.
(Bu yazı BOZKURT Dergisinin Ocak/1974 tarihli 16.sayısında yayınlanmıştır.)